Kusur her dava bakımından mahkemece takdir edilmesi gereken, her somut olay nezdinde değişen bir olgudur. Büyük oranda boşanma davalarında hangi tarafın kusurlu olduğu yönünde bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle yazımızda sizler için, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarınca kusur olarak addedilen bazı halleri derledik.

Bunlara geçmeden önce, kusur tayini ne için önemlidir?

Boşanma davalarında kusurun önemi, bilhassa evliliğin sona ermesinin mali hükümleri açısından önemlidir. Bunlardan ilki de nafaka konusudur. Eski eşe, şartları gerçekleştiği takdirde ödenecek olan yoksulluk nafakasını tayininin en önemli etken kusur durumudur. Çünkü nafaka talebinde bulunan eşin, nafaka yükümlüsü eş ile ya eşit oranda kusura sahip olmalı ya da ondan daha az kusuru bulunmalıdır. Eğer kusur oranı daha yüksekse yoksulluk nafakası alması mümkün değildir. Bununla birlikte müşterek çocuk adına hükmedilen iştirak nafakasına ve duruma göre hükmedilecek olan tedbir nafakasına karar verilmesi için kusur araştırması yapılmaz. İkinci başlık ise tazminattır. Gerek maddi gerek manevi tazminat davaları kusur tayini ile ilişik konulardır. Her ne kadar birbirinden başka kalemleri de oluştursalar, kusur oranı düşük olan veya olmayan bir eşin tazminata hükmedilmesi yargıda birlik ilkesi gereği pek de mümkün değildir. Uygulamada genellikle, daha fazla kusuru olan eş diğer eş lehine tazminata mahkum edilir. Mal paylaşımı evliliğin mali sonuçlarından bir diğeridir ve mal paylaşımı, mal rejimi kurallarına göre yapılır. Kusur ile bir bağlantısı yoktur.

Yargıtay içtihatları altında kusur sayılıp boşanma nedeni olarak karar verilen haller ise şöyledir:

  • Eşin dedikodusunu yapmak.
  • Eşi evden kovmak. Yargıtayca ağır kusur sayılan bir durumdur.
  • Çocuklara karşı şiddet göstermek. Burada kast edilen yalnızca müşterek çocuğa karşı şiddet değildir. Herhangi bir çocuğa karşı şiddet kusurlu bir hal olarak görülmüştür.
  • Eşin kendi ailesi ile görüşmesinin yasaklanması, müşterek konuta eşin kendi aile üyelerinin alınmaması.
  • Hayatı çekilmez hale getirecek boyutta cimri olmak.
  • Eşlerin birbirlerine karşı cinsel sorumluluklarını yerine getirmemeleri.
  • Eşe ve ailesine karşı beddua etmek. Yargıtay yerleşik olarak verdiği kararlarda, beddua etmeyi hakaret etmek ile bir görmüştür. Bu nedenle beddua ve hakaret etmek kusurlu sayılan hallerden olup aleyhine söylenen eş için boşanma nedenidir.
  • Aşırı kıskançlık.
  • Eşin toplum içerisinde aşağılanması, “Çok çirkinsin, seni hiç sevmiyorum” gibi sözler söyleyerek hakaret edilmesi.
  • Tarikat toplantılarına katılmak.
  • Diğer eşin gece uyurken altını ıslatması.
  • Eşin tayin olduğu ile birlikte gitmemek, ayrı kalmayı tercih etmek.
  • Eşi aç bırakmak, işkence yapmak ağır kusur sayılır.
  • Eşi anormal cinsel ilişkiye girmek adına zorlamak, tehdit etmek.
  • Eşi öldürmekle tehdit etmek, öldürmeye teşebbüs etmek veya eşi fiziksel ve manevi olarak intihara zorlamak ağır kusurlu hallerdir.
  • Eşe karşı şiddet göstermek. Şiddet fiziksel, ekonomik, duygusal, sosyal veya cinsel boyutta olabilir. Uygulanan her türlü şiddet, şiddet olarak görülür ve ağır kusurdur.
  • Eşin akıl hastası olması, tedavisinin tıp bilimine göre mümkün gözükmemesi.
  • Eşin sadakat yükümlülüklerine aykırı olarak hareket etmesi, güven sarsıcı davranışlarda bulunması.
  • Eşin zina yapması.
  • Eşin evlilik birliği devam ederken diğer eşi küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi. Örneğine evlilik birliği devam ederken birini öldürmesi veya ağır derecede alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olması, sürekli kumar oynaması.
  • Eşlerden birinin diğer eşi kendi ailesi ile birlikte yaşamaya zorlaması, imkanı olmasına rağmen ayrı bir müşterek konuta çıkmamak adına direnmesi.
  • Eşin evin hiçbir sorunu ile ilgilenmeyip, yokmuş gibi davranması.