Ceza yargılamasında kamu davası açma tekeli Cumhuriyet savcısındadır. Yani ceza davalarının mağdur veya suçtan zarar görenler tarafından açılması mümkün değildir. Mağdur veya suçtan zarar gören kimseler ceza yargılamasında, suç şayet şikayete tabi bir suç ise şikayetçi olarak; suç şikayete tabi değilse de ihbar eden olarak yer alabilirler. Bununla birlikte mağdur veya suçtan zarar görenin “müşteki” sıfatı ile kamu davasına katılması da Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca öngörülmüştür. Buna göre kanundaki şartların sağlanması ile mağdur veya suçtan zarar gören müşteki sıfatı ile yargılamada yer alabilir. Ancak unutulmamalıdır ki mağdur veya suçtan zarar görenin kamu davasına katılmaması davanın gidişatı hakkında bir sonuç doğurmayacaktır. Yani mağdur veya suçtan zarar gören kamu davasına katılsa da katılmasa da muhakeme süreci devam edecek, iddianame hazırlanacak, deliller toplanıp takdir edilecek ve hüküm verilecektir. Nitekim Cumhuriyet savcısının asli görevlerinden birisi açmış olduğu davanın takip edilmesidir. Yani hiç kimse davayı takip etmiyor olsa da kanun gereği Cumhuriyet savcısının davayı takip etmesi ve davayla ilgili işlemleri yapması gerekir. Çünkü kamu davasının açılması hakkı tekel olarak Cumhuriyet savcısındadır. Davaya katılmanın önemi ise kanun yollarına başvurma açısından kendisini göstermektedir.

Kamu Davasına Kimle Katılabilir?

Ceza Muhakemesi Kanunu m.237 uyarınca kamu davasına katılabilecek olan kimseler şöyle sıralanmıştır:

  • Mağdur,
  • Suçtan zarar gören gerçek kişiler
  • Suçtan zarar gören tüzel kişiler
  • Malen sorumlu olanlar

Kanunda sayılan bu kimseler, ilk derece mahkemesinde kovuşturma evresinde hüküm verilene kadar her aşamada davaya katılabilirler. Kanun yolu aşamasında davaya katılmak mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesi karar verene kadar davaya katılmak isteyen kimselerin katılma başvurularında bulunması gerekir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince başvuruda bulunulmuş olmasına rağmen reddolunan veya hakkında bir karar verilmeyen katılma taleplerinin kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmek olmak koşuluyla incelenip karara bağlanması mümkündür.

Kamu Davasına Katılma Nasıl Olur?

Kamu davasına katılmak isteyen katılan, kamu davası açıldıktan sonra mahkemeye bir dilekçe vermek suretiyle veya katılma talebini içeren sözlü bir beyanın duruşma sırasında kendisi veya katılmak isteyenin vekili aracılığıyla duruşma tutanağına geçirilmesi kamu davasına katılmak mümkündür.

Bunların yanı sıra duruşma sırasında hazır bulunan katılan sıfatını almak isteyen kimse, duruşmada açıkça şikayetçi olduğunu belirtirse mahkemenin kendisine açıkça davaya katılan olarak katılmak isteyip istemediğini sorması gerekir. Mahkemenin bu sorusuna olumlu yanıt veren mağdur veya suçtan zarar gören, kamu davasına katılmış olur.

Her iki yolda da Cumhuriyet savcısının ve varsa sanık müdafiinin görüşü sorulur ve onlar dinlendikten sonra mahkeme davaya katılma hakkında bir karar verir.

Katılanın Hakları Nelerdir?

Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katılma talebinde bulunup kabul edildikten sonra şayet yargılamaya konu suç cinsel saldırı suçu veya alt sınırı 5 yıldan az olmayan hapis cezasını gerektiren bir suç ise baro tarafından kendisine bir avukat tayin edilmesini isteyebilir.

Bununla birlikte katılan şayet;

  • 18 yaşından küçükse yani çocuk ise,
  • Sağır, dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası ise avukat görevlendirilmesi için talep aranmaz. Zorunlu olarak kendisine bir avukat tayin edilir. Kanun koyucu burada hukuki dinlenilme hakkını, hak arama hürriyetini üstün bir şekilde korumak istemiştir.

Kamu Davasına Katılma Halinde Davanın Seyri Nasıl Olur?

Kamu davasına katılma davanın seyrini etkilemez. Yargılama durmaz. Davaya katılmadan önce tarihi belirlenmiş olan duruşma ve muhakemeye ilişkin diğer işlemler vaktin darlığı sebebi ile katılanın iştiraki olmaksızın veyahut da kendisine tebligatın yapılmasının beklenmeksizin devamına hükmolunur. Yani katılan kimse beklenmez ve yargılama sekteye uğramaz.

Bunların yanı sıra katılmadan önce verilmiş olan kararlar da katılan kimseye yeniden tebliğ olunmaz veya tebliğ olunması için süre verilemez. Fakat Cumhuriyet savcısı için bu kararlara karşı işleyen itiraz sürelerinden katılan da yararlanır. Yani söz gelimi Cumhuriyet savcısının katılmadan önce verilen karara karşı itiraz edebilmesi için 5 günü varsa katılanın da itiraz edebilmesi için 5 günü vardır; Cumhuriyet savcısının itiraz süresi geçmişse katılanın da itiraz süresi geçmiştir. Katılana önceki işlemler için itiraz yoluna başvurabilmesi adına ek süre verilmez. Nitekim ek sürenin verilmesi yargılamanın sürüncemede kalmasına sebebiyet verir ve makul sürede yargılanma hakkına zarar verebilir. Bununla birlikte hukuki güvenliği de sarsıcı mahiyettedir.

Davaya katılmadan sonraki işlemler ise katılana da tebliğ olunur.

Katılan Kanun Yollarına Başvurabilir mi?

Kamu davasına katılmanın en önemli sonucu şüphesiz katılanın Cumhuriyet savcısından bağımsız olarak kanun yollarına başvurabiliyor oluşudur. Katılan kimse süresi içerisinde Cumhuriyet savcısı kanun yollarına başvurmuş olsa da olmasa da usulüne uygun olarak tek başına kanun yollarına başvurabilir, karara karşı itiraz edebilir. Kararın katılanın başvurusu üzerine üst mahkemelerce bozulması halinde Cumhuriyet savcısının davayı yeniden ele alması gerekir.

Katılan Kimsenin Katılmadan Vazgeçmesi veya Ölmesi Hali

Katılan kimse katılmadan vazgeçerse veya ölürse katılma doğal olarak hükümsüz hale gelir. Ölüm halinde hak ehliyetleri sona ereceği için davaya o kişi adına katılmak da mümkün değildir. Ancak davaya katılmış olan kimse ölürse, mirasçıları onun yerine davayı takip edebilir.

Tüzel Kişilerin Kamu Davasına Katılması Hali

Hukukumuzda benimsenen görüş gereği tüzel kişilerin suçun mağduru olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Mağdurluk sıfatı yalnızca gerçek kişiler için mümkündür. Tüzel kişiler ise ancak ve ancak suçtan zarar gören sıfatına haiz olabilir. Suçtan zarar gören sıfatı ile tüzel kişilerin davaya katılma ise kanun koyucu tarafından mümkün kılınmıştır. Bu nedenle tüzel kişiler de kendilerinin zarar gördüğü suçlar hakkında katılan sıfatını alarak kamu davasına katılması mümkündür. Ancak tüzel kişilik, gerçek kişilerden farklı olarak bir organ veya temsilci sıfatı ile kamu davasına yer alabilir.

Bununla birlikte şayet suç bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmişse, tüzel kişinin organ veya temsilcisi katılan veya savunma makamının yanında yer alan olarak kamu davasına katılabilir. Her iki halde de tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi katılan veya sanığa sağlanan haklardan istifade edebilir. Ancak bir tüzel kişiliğin faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda şayet sanık tüzel kişinin halihazırda temsilcisi konumunda ise, sanık aynı anda her iki makamı da işgal edemez. Yani sanık, tüzel kişiliği katılan veya sanığın yanında yer alan olarak temsil edemez. Bu ihtimalde tüzel kişiliğin yeniden bir temsilci ataması ve katılan veya sanığın yanında yer alan olarak davaya iştirak etmesi mümkün olabilir.