İcra hukuku genellikle alacaklı, borçlu ve icra ve iflas dairesi olmak üzere üçlü bir ilişkiden doğar. Alacaklı ve borçlunun yanında icra dairesi, adeta dengeleyici bir mekanizma gibidir. Tarafsız olmak zorunda olup kendine ait takdir yetkileri vardır. Yani İcra mahkemesinden ve hakiminden talimat almaksızın ve danışmaksızın kanun gereği yerine getirmesi gereken işlemler vardır. İcra ve iflas dairelerinin geniş takdir yetkisi ile yerine getirmiş olduğu bu işlemler için ise elbette bir denetim mekanizması geliştirilmiştir. İcra ve iflas dairesinde çalışan memurların görevlerini kötüye kullanma tehlikesini minimuma indirmek için geliştirilen mekanizmalardan birisi şikayet müessesedir. Şikayette bulunan söz konusu işleme dair inceleme yapması adına icra mahkemesine başvurmaktadır. Şikayet, niteliği gereği hukuki bir çaredir. Bir dava değildir. Gerçek manada da bir kanun yolu değildir. Doktrinde şikayet için hukuki bir çare nitelemesi uygun görülmüştür.

Şikayetin Konusu Nedir?

Şikayetin konusu icra ve iflas dairelerinin icra takibinin taraflarına karşı yapmış oldukları işlemlerdir. İcra dairesinin işleminin şikayete konu olabilmesi için yalnızca olumlu bir eylemde bulunması aranmaz. Yapması gereken bir işlemi yapmaması, takibi sürüncemede bırakması da şikayete konudur. İcra dairesinin bir işleminin şikayete konu olabilmesi için mutlak suretle şikayet edenin zarara uğramış olması aranmaz. Ortada bir zarar bulunmasa ve hatta işlemi yerine getiren memurun bir kusuru olmasa dahi işlem şikayete konu olabilir. Şikayete konu işlem her ne kadar icra dairesinde gerçekleştirilmiş olması gerekse de kanun koyucu icra dairesi dışındaki başka organların işlemlerine karşı da şikayet yolunu kullanarak icra mahkemesine başvurulabileceğini belirtmiştir. Bu organlar: İflas dairesi, alacaklılar toplanması, iflas bürosu, konkordato komiseri, malvarlığının terki suretiyle konkordato alacaklılar kurulu.

Şikayetin Nedenleri Neler Olabilir?

1- İşlemin Kanuna Aykırı Olması

Burada kast edilen var olan bir kanun hükmünün hiç uygulanmaması ya da yanlış uygulanmasıdır.  Kanun ise yalnızca İcra ve İflas Kanunu olmayıp yürürlükteki bütün kanunladır. Örneğin ödeme emri gönderilmeksizin borçlunun malvarlığının haczedilmesi kanuna açık bir aykırılıktır. Bu nedenle malları haczedilen borçlu bu haksız ve hukuksuz haciz nedeniyle icra mahkemesine şikayette bulunabilir.

2- İşlemin Hadiseye Uygun Olmaması

İcra ve iflas dairesinin kanun koyucu tarafından kendisine takdir edilen pek çok takdir yetkisi vardır. İşlemin hadiseye uygun olmaması da bu takdir yetkisinin kullanımı sırasında gündeme gelebilir. Kanunda icra dairesinin takdir yetkisi açıkça düzenlenebileceği gibi açıkça düzenlenmeden hükmün içeriğinden ve amacından da yola çıkılarak bulunabilir. İcra dairesinin takdir yetkisinin düzenlendiği hallerde genellikle bu yetkinin sınırları da belirtilmiştir. Kanun koyucu bu yetkilerin icra takibine uygun olarak kullanılmaması halinde takibin taraflarına icra mahkemesine şikayet hakkı tanımıştır. Örneğin icra memuru, alacaklının borçlunun maaşı üzerine haciz talebinde bulunması halinde kanuna göre en az maaşın 1/4’ü üzerine haciz koyabilir. Borçlunun maaşının çok yüksek olması halinde memurun halen daha en düşük hadden haciz koyması olaya uygun değildir.

3- Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi

İcra memuru kendisine yüklenen ve görevleri arasına giren bir işlemi yapmayı reddederse ilgilinin hakkını yerine getirmekten kaçınmış olur. Bu durumda ilgilinin icra memuru aleyhine icra mahkemesine şikayette bulunma hakkı vardır.

4- Bir Hakkın Sebepsiz Yere Sürüncemede Bırakılması

İcra memuru resen gözetip yerine getirmesi gereken bir işlemi yahut da ilgili kişinin talebi üzerine yerine getirmesi gereken işlemi kanunda öngörülen veya işin niteliğine uygun düşecek sürelerde haklı bir nedeni mevcut olmaksızın yerine getirmemesi işi sürüncemede bırakmasıdır.

Şikayetin Tarafları Kimlerdir?

Şikayet bir dava olmayıp hukuki bir çaredir. Bu nedenle davacı davalı gibi taraflar bulunmayıp şikayet eden ve şikayet olunan sıfatları mevcuttur. Şikayet eden; icra ve iflas dairesinin gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmekten kaçındığı işlemin iptalinde veya yapılmasının emredilmesinde hukuki yararı bulunan her ilgilidir. Şikayet edenin şikayette bulunabilmesi için medeni haklarını kullanma ehliyetine yani fiil ehliyetine ve hak üzerinde kendisine tasarruf yetkisi veren tasarruf ehliyetine sahip olması gerekir. Fiil ehliyeti yoksa şikayeti kişinin yasal temsilcisi yapabilir. Şikayet olunan ise şikayete konu işlemi yapan icra ve iflas dairesidir. Bununla birlikte işlemden yararlanmış olan karşı taraf veya üçüncü kişi de şikayetin karşı tarafı olarak gösterilebilir. Bu durumda yargılama giderleri bu kişi üzerine bırakılabilir. Doktrinde bu husus eleştirilere maruz kalmaktadır.

Şikayet Süresi Ne Kadardır?

Kural olarak şikayet süresi, şikayete konu işlemin yapılmış olduğu günden başlamak üzere 7 gündür. Bu süre söz konusu işlemin tebliğinden itibaren başlar. Bu noktada tebligatın usulüne uygun olarak yapılması önemlidir. Aksi takdirde Tebligat Kanunu’na göre usulsüz tebligatlarda süre, kendisine tebliğ olunan kişinin işlemi öğrendiğini bildirmiş olduğu günde yapılmış sayılır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Yani mahkeme tarafından resen dikkate alınır ve zamanaşımında olduğu gibi durması veya kesilmesi mümkün değildir. Şikayet süresi içerisinde yapılmazsa işlem kesinleşmiş olur. Genel kural yedi gün olsa da kanun koyucu bazı istisnalar öngörmüştür. Bu istisnalar söz konusu olduğunda ilgililer her zaman şikayette bulunabilirler. Yani herhangi bir süre yoktur. Bu istisnalar şunlardır:

1- Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi Veya Sebepsiz Yere Sürüncemede Bırakılması

Teknik olarak da ortada şikayete konu olabilecek fiili bir işlem olmadığı için bu durumlarda şikayetin süreye bağlı tutulmaması isabetlidir.

2- Kamu Düzenine Aykırılık

Taraflar veya üçüncü kişiler lehine kanun hükümleri ağır şekilde ihlal edilirse veya kamu yararı açıkça gözetilmeksizin işlemler yapılırsa kamu düzenine aykırılık söz konusudur. Örneğin borçlunun muvafakati bulunmaksızın emekli maaşının haczedilmesi veya ödeme emri gönderilmeksizin haciz yapılması böyledir. Kamu düzenine aykırı işlemler hukuki nitelikleri itibari ile batıl sayılan işlemlerdir. Butlanla sakat olan işlemler hiçbir hukuki sonuç doğurmamakla birlikte iptal edilmez sadece geçersizliği geçmişe dönük olarak tespit edilir.

Şikayet Nasıl Yapılır, İzlenmesi Gereken Usul Nedir?

Her şeyden önce şikayet ilgili icra mahkemesine yapılır. İcra dairesine şikayetin yapılması herhangi bir sonucu gündeme getirmez. Aynı şekilde şikayet olmaksızın icra mahkemesinin işlemi incelemeye tabi tutması mümkün değildir. Ancak kamu düzenine aykırılık mevcutsa ve icra mahkemesi şikayet olmaksızın başka yollardan söz konusu aykırılığı öğrenmişse işlemi inceleyebilir. Yetkili icra mahkemesi ise şikayete konu işlemi yapan icra ve iflas dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesidir.

Şikayet dilekçe vermek suretiyle söz konusu olabileceği gibi sözlü olarak şikayet beyanının icra mahkemesinde tutanağa geçirilmesi suretiyle de yapılabilir.

Belirtmekte fayda vardır ki şikayet kendiliğinde icrayı durdurmaz. Şikayeti inceleyen mahkeme gerekli görürse veya bir talep söz konusu olursa icranın geri bırakılması kararı verebilir.

Şikayette Bulunmanın Sonuçları Nelerdir?

İcra mahkemesi şayet şikayet süresi içerisinde yapılmamışsa veya şikayet nedenleri uygun değilse ilkinde usulden ikincisinde de esastan olmak üzere şikayeti reddeder. Şikayet nedenlerini yerine görürse de şikayeti kabul eder. Şikayeti kabul etmesi halinde icra mahkemesinin verebileceği üç farklı karar vardır:

1- Şikayete Konu İşlemin Bozulması (İptal Edilmesi)

Bu halde mahkeme işlemi hukuka aykırı bulursa iptal eder. İptal, geçmişe etkili olarak hüküm ve sonuç doğurur. İcra mahkemesi iptal ettiği işlemi icra dairesinin yerine geçip yerine getiremez. İşlemin icra dairesince yerine getirilmesi gerekir.

2- Şikayete Konu İşlemin Düzeltilmesi

Oldukça istisnai bir haldir. Bunun mümkün olması için işlemin dosya üzerinden düzeltilebilir nitelikte olması gerekir. Örneğin hesap hatası varsa bu hal gündeme gelir ve icra mahkemesi hukuka aykırı işlemi düzeltir. Bu düzeltme kararın verildiği andan itibaren geçerlidir yani geçmişe yürümez.

3- İcra Memurunun Sebepsiz Olarak Yapmadığı veya Geciktirdiği İşlemlerin Yapılmasını Emretmek

İcra memuruna o işlemin yapılması için talimatta bulunulur. İcra memurunun bu karar karşı direnmesi mümkün değildir. İşlemi yerine getirmek zorundadır.