Antik Yunan’da Efes kentinde yaşayan insanların sosyalleşme alanlarından birisi tuvaletlerdi. Şimdi yaşanan teknoloji çağında ise insanların sosyalleşme alanlarından birisi belki de kimine göre en önemlisi sosyal medya. Yedisinden yetmişine herkesin dahil olduğu bu furya, yüzyılımızın en önemli sosyal olgularından birisi. Ancak tüm bunların yanı sıra da en önemli suç mecralarından birisi. Çoğu kişi aslında farkında olmasa da, “düşünce özgürlüğü” adı altında yaşanan pek çok olay, “eğlence” adı altında gülünüp dalga konusu olan pek çok şey TCK bağlamında suç olarak değerlendirilmeye elverişli. Pek çok insan ise hakkında resen veya şikayet halinde kamu davası açılabileceğinden habersiz. Peki sosyal medyada en sık işlenen suçlar neler?

  • Hakaret Suçu

Akıllı telefonlar üzerinden internete erişimin bu denli sınırsız ve kolay olmasıyla birlikte artık herkes her şey hakkında her zaman ve her yerde fikir beyan edebiliyor. Bardağın dolu tarafından baktığımızda aslında bu düşünce özgürlüğünün gelişimi ve bilgi alışverişi açısından pozitif bir gelişme. Ancak bardağın öbür yanından baktığımızda ise sınırsız bir bilgi kirliliği ve çoğunlukla nefret söylemi. Öyle ki aslında farkında olmadan TCK m.125’te düzenlenen hakaret suçuna vücut veriyoruz. TCK’ya göre hakaret; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak” olarak tanımlanmıştır. Çoğu kişinin birbirine karşı Instagram, Twitter, Facebook vb. platformlardan sözlü, yazılı veya görsel olarak çeşitli boyutlarda aslında farkında olmadan TCK m.125 bağlamında hakaret suçunu işlemiş oluyor. Tipik fiilin alenen işlenmesi ise suçun nitelikli halleri arasında. Bu bağlamda fikrimizi alenen beyan ederken, bu düşünce özgürlüğü kapsamında mı kalır yoksa hakaret boyutuna varmış mıdır diye düşünmekte fayda var.

  • Cinsel Taciz

TCK m.105’te düzenlenen cinsel taciz suçu kanun lafzında “Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmek” olarak tanımlanmıştır. Buna göre cinsel taciz suçu için fiziksel temas aranmaz. Dolayısıyla sosyal medya üzerinden de bu suçun işlenebilmesi mümkündür. Görüntülü, sözlü veya yazılı olarak pek çok şekilde işlenmeye açıktır. Bir kimseye ardı ardına cinsel içerikli mesajlar atmak, cinsel organını atmak veya ısrarlı bir şekilde taciz boyutuna varacak düzeyde mesaj atmak cinsel taciz olarak değerlendirilmeye açık fiillerdir. Mağdurun cinsel taciz suçu kapsamında savcılığa şikayette bulunması ile sürecin başlaması mümkündür.

  • Çocukların Cinsel İstismarı

Ne yazık ki sosyal medyada erişkin olmayan çok sayıda çocuk kullanıcı da yer almakta. Hatta 15 yaşının altında bile pek çok kullanıcı mevcut. Bunun akıllı telefonun getirilerinden olduğu ise aşikar. İnternete erişimin bu kadar kolay olduğu ve kimliklerinin dahi doğru düzgün bilinemediği ortamlarda çocuklar ise hiç şüphesiz en çok tehdit altında olan ve hukuken korunmaya muhtaç gruplardan. TCK m. 103’te düzenlenen cinsel istismar suçu bakımından, 15 yaş altındaki veya 15 yaşını tamamlamış olmakla beraber fiilin hukuki olarak anlam ve sonuçlarını algılayamayacak durumda olan çocuğa yönelik temas olsun olmasın her türlü cinsel içerik taşıyan fiil çocuğun cinsel istismarı olarak değerlendirilir. Bu nedenle 15 yaş TCK bakımından kritik bir yaştır. 15 yaşından büyük çocukların ise; cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar cinsel istismar suçu olarak değerlendirilmiştir. Ne yazık ki sosyal medyada en çok suistimale uğrayan ve mağdur olan grup çocuklardır. Bu nedenle çocukların sosyal medya kullanımları mümkün olduğunca ebeveyn gözetim ve denetimi altında olmalıdır.

  • Tehdit

Sosyal medya jargonuyla “klavye delikanlılığı” günümüzün en meşhur deyimlerinden. Ancak klavye delikanlılığının sonu her zaman şan ve şöhretle bitmiyor. Fake ve anonim hesaplar üzerinden en çok işlenen suç tiplerinden birisi de tehdittir. TCK m. 106’ya göre; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit etmek” tehdit olarak değerlendirilir. Okuduğumuz yazılara gördüğümüz içeriklere baktığımızda ise fütursuzca söylenen sözlerin aslında birer suç unsuru barındırdığını görmek zor olmasa gerek.

  • Kişisel Verilerin Kaydedilmesi

Kişisel veriler, günümüz Bilişim Hukuku’nun en önemli tartışma alanlarından birisi. Insragrama attığımız bir fotoğraf, twitterda paylaştığınız size özel bir bilgi aslında sizin kişisel veriniz. Kişisel verilerin bu denli ortalığa dökülmesi ve mahremiyet problemi ise çağımızın en önemli sorunlarından. Bu ortalığa dökülüp saçılan kişisel veri mahiyetindeki bilgilerin başkasının rızası olmaksızın kaydedilmesi ise TCK m.135 bağlamında kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna vücut veriyor. Örneğin eski sevgilinizin sizinle paylaştığı bir fotoğrafının ekran görüntüsünün alınması, numarasının gizlice alınması gibi pek çok farkına varmadığımız durum aslında hukuken tipik fiil sayılabilecek hareketler.

  • Suç ve Suçluyu Övme

TCK m. 215’e göre; “İşlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması hâlinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Her ne kadar düşüncelerin dile getirilmesi düşünce özgürlüğü bağlamında değerlendirilse de, hukuk düzeni içerisinde bu özgürlüklerin de elbette bir sınırı vardır. Yapacağınız paylaşımlar suç ve suçluyu övme boyutuna varıp, kamu düzenini bozarsa hakkınızda ceza davasının açılması pek tabi mümkündür.

  • Özel Hayatın Gizliliğini İhlal

Mahremiyet yoksunluğunun bir önemli getirisi de, sosyal medyada fütursuza ve habersizce çekilen 3. Kişilere ait görüntülerin paylaşılmasıdır. Her ne kadar normalleştirilip masumlaştırılmaya ve bir kılıf uydurulmaya çalışılsa da aslında bu durum alenen özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesidir. Elbette özel hayat yalnızca fotoğraflardan ibaret değildir, ses kayıtları da özel hayat kapsamındadır. İfşa kültürü adı altında paylaşılan tüm bu hukuka aykırı kayıtların TCK m.134 bağlamında suç teşkil edebileceğini hatırlatmakta fayda var.

  • Dolandırıcılık

Yardım yapmak, bağışta bulunmak gibi pek çok masumane duygular ne yazık ki dolandırıcıların bir numaralı kampanyalarından birisi. İnternet ise bunun daha da kolaylaştırıldığı bir mecra. Ele geçirilen sosyal medya hesaplarında, “…’e yardım yapmak için mobil bankacılık şifreni verir misin?” gibi pek çok mesaj atılıyor. Bunlar ise TCK m.158’de “…hileli davranışlarla bir kişiyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak” olarak tanımlanan dolandırıcılık suçlarının ta kendisi. Bilişim sistemleri, bankalar aracılığıyla işlendiği için ise nitelikli hali gündeme gelebiliyor.

  • Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali

İfşa kültürü ile birlikte birçok insan, başkasıyla yaşamış olduğu konuşmayı alenen diğerleriyle paylaşabilmekte. Bu ise ne amaçla yapılıyor olursa olsun haberleşmenin gizliliğinin ihlali olarak değerlendiriliyor. Yalnızca konuşmanın taraflarınca değil 3. Kişiler tarafından da bu suçun işlenmesi olasıdır. Örneğin kişilerin Whatsapp konuşmalarının ekran görüntüsü alınıp paylaşılması veya bu konuşmaların 3. Kişiler tarafından kaydedilip sızdırılması TCK 132’de düzenlenen suça vücut verebilmekte. Bunlarla birlikte kişilerin telefonlarına gizlice kurulan casus programları ise haberleşmenin gizliliğini ihlalle birlikte; kişisel verilerin gizliliğinin ihlali ve özel hayatın gizliliğinin ihlali suçunu da gündeme getirebilmekte.