Hukuk düzeninde kimi zaman korunması daha elzem olan ve suistimale açık gruplar yer alır. Türk hukukunda hassas gruplarda birisi de tüketicilerdir. Kanun koyucu Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca tüketicileri, satıcı ve sağlayıcılara karşı korumayı hedeflemiştir. Bununla birlikte tüketici hukuku son dönemlerin en çok revaçta olan konularındandır. Çünkü TKHK ile birlikte pek çok hukuki uyuşmazlık tüketici uyuşmazlığı statüsüne alınmış ve TKHK’nın uygulanması gerektiği yönünde karar kılınmıştır. O kadar ki, tüketici uyuşmazlıkları için tüketici mahkemeleri açılmış, il ve ilçelerde tüketici hakem heyetleri oluşturulmuştur.

Tüketiciler, günlük hayatta pek çok tüketici işleminin zorunlu süjelerindendir. Harcama kültürünün hızla arttığı dünyada, tüketiciler perakende ve zincir marketler, güçlü satıcılar karşısında gerçekten de zayıf kalmaktadır. Özellikle de aldıkları ürünün bozuk  veya vaat edildiği gibi çıkmadıkları durumlarda ne yazık ki reklamların birer parçası haline geliyorlar.

Ayıplı Mal Nedir?

TKHK m.8’e göre ayıplı mal; tüketicinin malı teslim aldığında, taraflarca kararlaştırılmış olan örneğe ya da modele uygun olmayan veya objektif olarak muadillerinin sahip olduğu özelliklere sahip olmayan maldır. Yani satılan mal üzerinde ortaya çıkan ve tüketicinin o maldan gerektiği gibi yararlanmasını veya hiç yararlanamamasına neden olan eksiklikler ve aksaklıklardır. Örneğin satın alınan çaydanlığın çatlak olması, elektrik süpürgesinin çekmemesi, çamaşır makinesinin çamaşırları sıkmaması.  Bununla birlikte ayıp maddi ayıp, ekonomi ayıp veya hukuki bir ayıp olabilir. Maddi ayıp; malın bozuk, yırtık, kırık olması gibi durumlardır. Ekonomik ayıp; tüketicinin maldan beklediği yararı azaltan, kullanma olanağı azaltan veya ortadan kaldıran ya da malın ekonomik olarak değerini düşüren ayıplardır. Örneğin boyasız diye alınan arabanın ön kapılarının sonradan boyanması, az yaktığı söylenen aracın aslında çok yakması vb. Hukuki ayıp ise; tüketicinin maldan yararlanmasını engelleyen veya ortadan tamamen kaldıran kamu hukuku tarafından getirilmiş bazı kısıtlamalar ve yasaklardır. Bu ayıp türünde malda maddi anlamda bir ayıp söz konusu değildir. Ancak kullanımını engelleyen kamusal bir kısıtlama söz konusudur. Örneğin satılan arabanın aslında hacizli olması gibi.

Tüketici, satın almış olduğu malda maddi, hukuki veya ekonomik bir ayıp olması durumundan satıcıya başvurabilir. Satıcının kanun gereği ayıptan doğan bir yükümlülüğü vardır.

Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğunun Şartları

Elbette satıcının bu yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için gerçekleşmesi gereken bazı maddi şartlar vardır:

1- Malın teslim edilmiş olması ve ortada ayıp sayılan bir eksiklik bulunmaması.

Yani satıcı edimini ifa etmiş olmalı ve ifa sırasında malda herhangi bir gözle görülebilen aşikar bir ayıp bulunmamalıdır.

2Ayıbın önemli olmasına gerek olmaması

Ayıptan sorumluluğun varlığı için genel kanun olan TBK’nın aksine ayıbın önemli bir ayıp olması şartı yoktur. Ayıbın tüketicinin maldan olan yararını azaltması veya malı kısmen veya tamamen kullanamaması ayıp sayılması için yeterlidir.

3- Hasar ve yararın tüketiciye geçtiği anda ayıbın var olması gerektiği

Burada kast edilen ayıbın teslim sırasında var olmasıdır. Ancak bazen öyle ayıplar söz konusudur ki tüketicinin teslim sırasında görmesi mümkün değildir. Bunlar gizli ayıplardır. TKHK, tüketiciyi korumak adına ispat yükünü tüketici lehine kolaylaştırmıştır. Buna göre malın tesliminden itibaren ilk 6 ay içinde ortaya çıkan ayıplar mal teslim edilmeden önce de var sayılır. Bu karinenin aksinin ispatı satıcı üzerindedir.

4-Tüketicinin ayıbın varlığını bilmemesi veya bilmesinin de kendisinden beklenememesi

Tüketici malın ayıplı olduğunu bilerek satın almışsa o zaman satıcının ayıptan doğan bir sorumluluğu bulunmaz çünkü tüketici malın durumunu bilerek kabul etmiştir. Ancak mal ayıplı ise satıcının da satış esnasında bunu belirterek satması gerekir.

5- Ayıbın tüketicinin kullanımından veya montaj hatalarından meydana gelmemiş olması

Maldaki ayıp şayet tüketicinin yanlış kullanımı nedeniyle ortaya çıkmışsa veya montaj sırasında yaşanan bir aksilikten dolayı oluşmuşsa satıcının sorumluluğu ortadan kalkar. Ancak montajdan kaynaklanan ayıplarda satıcının sorumlu olmaması için montajın tüketiciye bırakılmış olması gerekir. Tüketici bu hallerde ayıptan doğan haklarını ileri süremez.

Söz konusu şartlar varsa satıcı ayıptan sorumludur. Burada satıcının maldaki ayıbı biliyor olması gerekmez. Ayıbın varlığından haberdar olmaması halinde dahi satıcı sattığı üründeki ayıptan dolayı sorumludur. Aynı şekilde satıcı, satış sözleşmesi kurulurken ayıptan sorumlu olmadığı yönünde bir kaydı sözleşmeye eklese bile geçersizdir. Çünkü satıcının ayıptan sorumluluğu kanundan doğmaktadır. Tarafların iradeleri altında değildir, taraflar sözleşme ile bertaraf edemezler.

Genel sözleşmeler kanunu olan Türk Borçlar Kanunu’nda ayıptan sorumluluk için maddi şartların yanı sıra bir de şekli şartlar getirilmiştir. Bunlar ihbar ve muayene külfetidir. Alıcı malı satın aldığında uygun bir koşulda malı muayene etmeli ve ayıbın varlığını öğrendiğinde kanundaki ihbar usulüne uyarak satıcıyı ayıptan haberdar edip uygun bir süre takdim etmelidir. Ancak alıcı aleyhine getirilen tüm bu külfetler TKHK ile kaldırılmıştır. Yani tüketici işlemlerinde tüketicinin ihbar ve muayene külfeti yoktur.

Tüketiciye Tanınan Seçimlik Haklar Nelerdir?

Ortada ayıplı bir mal var ise, ayıptan doğan sorumluluk nedeniyle kanun koyucu tüketiciye bazı yenilik doğuran seçimlik haklar tanımıştır. Bu seçimlik hakların kullanımı için dava yoluna başvurulmasına gerek yoktur, satıcıya bildirilmesi yeterlidir. Aynı zamanda seçimlik hakkın kullanılması nedeniyle ortaya çıkabilecek olan tüm masraflar bakımından satıcı sorumludur. Bunlar:

1-Sözleşmeden Dönme Hakkı (Bedelin İadesi)

2-Satış Parasının İndirilmesini İsteme Hakkı

3- Satıcının İmkanı Varsa Ayıplı Malın Ayıpsız Bir Misliyle Değiştirilmesini İsteme Hakkı

4- Aşırı Bir Masraf Gerektirmemek Koşulu ile Ayıplı Malın Ücretsiz Olarak Onarılmasını İsteme Hakkı

Tüm bunların yanı sıra bu seçimlik haklara ek olarak tüketici tazminat talebinde de bulunabilir. TKHK tazminat talebi hakkında bir düzenleme öngörmemiştir. Ancak genel hükümler nedeniyle TBK gereği tüketicinin ayıp nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi elbette şartları gerçekleşmişse mümkündür.

Ayıplı Mallarda Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Kanunda veya sözleşmede aksi bir düzenleme öngörülmediği takdirde, ayıp daha sonradan ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren başlamak koşuluyla zamanaşımı süresi 2 yıldır. Ancak satıcı maldaki ayıbı hile ile gizlemişse veya ortada iradeyi sakatlayan başakça durumlar varsa ya da ayıp satıcının ağır kusurundan kaynaklanmaktaysa o halde zamanaşımı süresi TBK’daki genel zamanaşımı süresi olan 10 yıldır.

Satıcı Tüketicinin Seçimlik Haklarını Kullanmasını Kabul Etmiyorsa Tüketici Ne Yapmalıdır?

Ne yazık ki ülkemizde kanunlar olması gerektiği gibi vatandaşlar tarafından ciddiye alınmamakta bilhassa tüketicilerin satıcılara “mecbur” olduğu yönünde bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Bu durum içler acısı olmakla birlikte elbette çözümsüz de değildir. Tüketici, şayet maldaki ayıbı satıcıya bildirmiş ve seçimlik haklarından birisini kullanacağını söylemişse ve satıcı da bu durumu kabul etmemiş olması halinde tüketici tüketici hakem heyetine veya tüketici mahkemesine başvurabilir. Tüketici hakem heyeti belli bir parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda görevli iken tüketici mahkemesi bu parasal sınırın üstünde kalan uyuşmazlıklar bakımından görevlidir. Dolayısıyla tüketicinin bunları araştırıp gerekirse hukuki bir yardım alıp hakkını araması adına gerekli yerlere başvurarak mağduriyetini giderme imkanı vardır.