Borçtan kurtulma davası, ilamsız icrada genel haciz yoluyla yapılan bir takipte itiraz eden borçlunun itirazının geçici kaldırma yoluyla kaldırılması nedeniyle belirli bir süre içerisinde açtığı bir davadır. Niteliği itibariyle menfi tespit davasıdır. Borçtan kurtulma davasında borçlu olmamasına rağmen borçlu olarak addedilen ve icra inkar tazminatına hükmedilen bir kişi vardır ve bu kişi borçlu olmadığını mahkeme aracılığıyla ispatlamak çabasındadır.

Borçtan Kurtulma Davası Ne Zaman Açılır?
Borçtan kurtulma davasının gündeme gelebilmesi için borçlunun aleyhine başlatılan bir ilamsız icra takibine itiraz etmesi gerekir. Söz konusu itiraz 7 gün içerisinde icra dairesine yapılır ve takibi durdurur. İtirazın konusu borca ilişkin olabileceği gibi imzaya ilişkin de olabilir. Ancak borçtan kurtulma davasının söz konusu olabilmesi için itirazın imzaya itiraz niteliğinde olması gerekir. İmzaya itiraz edilmesi ile borçlu, alacaklının dayandığı senedin kendisinden sadır olmadığını ileri sürer.

Borçlunun yaptığı itiraz ile duran takibin tekrar devam edebilmesi için yani itirazın hükümden düşürülebilmesi için alacaklının iki yolu vardır: İtirazın kaldırılması prosedürüne başvurmak ve itirazın iptali davasını açmak. Borçtan kurtulma davasının gündeme gelebilmesi için itirazın kaldırılması yoluna başvurulması gerekir. Ortada imzaya itiraz olduğu için de alacaklının itirazın geçici kaldırılması yoluna başvurması şarttır. İcra mahkemesi yaptığı tahkikat neticesinde imzanın borçludan sadır olduğuna ve borçlunun haksız olduğuna kanaat getirebilir. Bu ihtimalde haksız olan borçlu aleyhine alacaklının talebi üzerine dava konusu bedelin %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir. Kendisine ait olan bir imzaya itiraz ettiği için de %10’dan az olmamak üzere mahkemece para cezasına hükmedilir. Alacaklı lehine borçlu aleyhine geçici haciz uygulanır. Geçici haciz tıpkı normal haciz gibidir. Ancak alacaklının satış talebinde bulunması mümkün değildir. Bu nokta ile normal hacizden ayrılmaktadır. Borçlu ise maddi hukuk anlamında borçlu olmadığı iddiasında ise yani borcun kendisine ait olmadığını iddia ediyorsa kararın kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde borçtan kurtulma davası açması gerekir. Borçlunun muhakkak bu davayı 7 gün içerisinde açması gerekir. Aksi halde yani 8. Günde açacağı bir davada artık borçtan kurtulma davasının varlığından söz edilmemekle birlikte genel anlamda bir menfi tespit davasından bahsedilebilir. Hak düşürücü olan bu süre içerisinde borçtan kurtulma davası açılmazsa alacaklı lehine hükmedilen geçici haciz, kesin hacze dönüşür ve alacaklının artık satış talebinde bulunmasının yolu açılır.

Borçtan Kurtulma Davasının Özellikleri Nelerdir?
Borçtan kurtulma davası icra hukukuna has bir davadır. Olumsuz menfi tespit davası niteliğindedir. Borçtan kurtulma davasında borçlu davacı, alacaklı davalı konumundadır. Genel mahkemelerde dava açılır. Yani görevli mahkeme icra mahkemesi değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketici uyuşmazlığında doğmuşsa tüketici mahkemesinde, ticari bir uyuşmazlıktan doğmuşsa ticaret mahkemesinde, iş hukukundan doğmuşsa iş mahkemesinde genel bir uyuşmazlık ise asliye hukuk mahkemesinde açılması gerekir. Yetkili mahkeme bakımından ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki genel kurallar uygulanır. Yani genel yetkili mahkeme davalının ikametgahındaki mahkemedir.
Borçtan kurtulma davasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda aranan genel dava şartlarının yanı sıra İcra İflas Kanunu’nda özel bir dava şartı getirilmiştir. Buna göre borçtan kurtulma davası açmak isteyen borçlunun duruşma gününe kadar dava konusu alacağın %15’ini teminat olarak mahkeme veznesine depo ettirmesi gerekir. Bu husus dava şartı niteliğindedir ve hakim tarafından resen dikkate alınır. Teminatı yatırmayan davacının davası usulden reddedilir.
Borçtan kurtulma davasında ispat yükü alacaklıya aittir. Yani davalı alacaklı, davacı borçlunun borçlu olduğunu ispat etmekle mükelleftir. Alacaklı alacağını ve alacağın borçluya ait olduğunu maddi hukuk anlamında da ispat ettikten sonra artık sıra borçluya geçmektedir. Borçlu da borçlu olmadığını ispat etmek zorundadır.

Borçtan Kurtulma Davasında Verilecek Kararlar Nelerdir?
Borçtan kurtulma davası açıldığında, itirazın geçici kaldırılması prosedüründe alacaklı lehine borçlu aleyhine hükmedilen tazminat ve para cezasının icrası ertelenmiş olur. Ancak şayet borçtan kurtulma davasında borçlu, maddi hukuk anlamında borçlu olmadığını ispatlayamazsa yani dava reddedilirse, ertelenmiş olan tazminat ve para cezası icraya konur. Borçlu aleyhine takip konusu alacağın %20’sinde az olmamak üzere tekrar tazminata hükmedilir. Bu durum borçlu açısından oldukça ağırlaştırıcı bir durumdur. Bununla da kalmayıp borçlunun malları üzerine konan geçici haciz kaldırılarak kesin hacze dönüşür. Yani alacaklının satış talebinde bulunması ve malların satılarak alacağına kavuşması mümkün olur.

Şayet borçlu borçlu olmadığını ispat etmişse, davanın kabulüne karar verilir. Borçlunun aleyhine hükmedilip ertelenen tazminat ve para cezası son bulur. Bu sefer de alacaklı aleyhine borçlu lehine olmak üzere takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilir.
Borçtan kurtulma davasında verilen hüküm kesin hüküm niteliğindedir. Kesinleşmesinden itibaren aynı konuda tekrar dava açılması mümkün değildir. Aksi halde dava şartlarından kesin hükmün bulunmaması prensibine aykırı olduğu için dava usulden reddedilir. Bu nedenle artık borçlunun herhangi bir menfi tespit davası veya istirdat davası açma hakkı yoktur.