Bu yazı benim şahsi fikirlerimi içermektedir. Ben bir İslâm Alimi değilim sadece konuyu açıklamak isteyen kendi halinde bir müslümanım.

Kur’an-ı Kerim okuyanlar onun ne kadar sade bir dil ile yazıldığını görünce bu duruma şaşırıyorlar. Hatta “Yüzüklerin Efendisi” ile karşılaştırma yapmak gibi bir hataya düşenler bile var. İnsan durup durup böylelerine hayret ediyor. Sonra duruyor, yine hayret ediyor. Biraz üzerinde düşünseler söyledikleri sözün ne kadar akılsızca olduğunun farkına varacaklar ama bu zahmete girmiyorlar.

İşin uzmanı olan bir kişi ister eğitimci olsun ister yeni bir fikrin savunucusu olan propagandacı, o bilir ki insanların akılları bir değildir. Bu yüzden kitlelere hitap eden kişi toplum içerisinde en dar kafaların bile anlayacağı bir dil kullanmak zorundadır. Açıkçası kişi konu hakkında ne kadar bilgili ise onu o kadar sade ve basit bir şekilde açıklama kabiliyetine sahiptir. Biz burada Alemlerin Rabbi olan Allah’tan söz ediyoruz. İnsan olarak bizler bile konunun uzmanı olan bir kişinin konuyu ne kadar basit ve anlaşılır şekilde kısaca özün özü şeklinde açıkladığını defalarca şahitlik etmişizdir. Konuyu bilmeyen bir kişi ise onu uzatır da uzatır. Fakat yine de olması gerektiği gibi muhatabına aktaramaz. Sadece Kur’an-ı Kerim değil bu kadar sade olan Peygamber efendimizin sözlerine baktığımız zaman benzer sadelik karşımıza burada da çıkar. Sözleri o kadar kısa ve konuya yönelik ve o kadar anlaşılır ki onun peygamber seçilmekte ne kadar isabetli bir karar olduğunu gösteriyor. İnsanın olgunluğu arttıkça sözleri daha sade ve öz oluyor. Ben bunu İslâm Alimlerinin kitaplarında da gördüm. Allah (c.c.) onların çalışmalarına karşılık bol bol mükafat versin.

Televizyonda bir program izliyordum. Biliyorsunuz 1940’lı yıllar Avrupa için hayli kargaşa içinde geçti. Hitler adında bir adam 1. Dünya Savaşı’nın yenilgisini hazmedemeyen Almanya’yı yeniden ayağa kaldırdı ve tüm Avrupa’ya meydan okudu. Şimdi burada şöyle bir durum söz konusu; izlediğim televizyon programında bir yorumcu Hitler’in Kavgam adlı siyasi ve otobiyografik kitabı hakkında bir yorumda bulundu. Kitabı oldukça basit ve çocukça olarak niteledi. Burada yorumcunun bu işlerden anlamadığı hemen ortaya çıkıyor. Kitabın neden böyle olduğu zaten kitap içerisinde açıklanmış. Ama bazıları bunu bile anlayamayacak kadar aciz. Birde televizyon programına çıkıp güya insanları aydınlatacaklar. Kitap, benim de yukarıda açıkladığım şekilde en dar kafalıların bile anlayacağı şekilde yazılmış. Bu yüzden adam inşaat işçiliğinden o zamanlar 60 milyonluk nüfusa sahip olan bir ülke olan Almanya’nın Führer’i konumuna yükselmiş. Bazı kendini bilmezlerde oturdukları yerden onları eleştiriyorlar. Ben burada elbette İslâm ile Alman Nazizm’ini bir tutuyor değilim. Biri din olarak diğeri siyasi ideoloji olarak da olsa her ikisi de insana, toplumlara hitap ediyor. Demek istediğim bu.

Ne bekliyorlardı acaba? Sadece fizik kuralları mı yoksa kimya bilgisi mi içermeliydi Kur’an ya da atomun nasıl parçalanacağını mı açıklamalıydı. Görülen o ki bunları insanların kendilerinin de bulabileceği aşikar. Günümüzde ortaya çıkan gelişmeler insan zekasının bunları meydana çıkaracak kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor. Fakat bazı fizik ya da kimya kanunlarının henüz bilinmediği zamanlarda da insanlar yaşadı. Onlardan istenen şey de bugün bizden istenen olduğu gibi yalnızca Allah’a kulluk etmemiz.