Ülkemizde nafakaya ilişkin davalar ve bunların beraberinde gelen nafaka artırım davaları, uygulamada en sık karşılaşılan dava türlerindedir. Art arda evlilik haberi aldığımız bu günlerde boşanma davalarının sıklığı ve mali sonuçları açısından hatırlatma fayda görüp, nafaka artırım davaları hakkındaki yazıya dönebiliriz.

Nafaka bilindiği üzere dört farklı çeşittedir: İştirak nafakası, yoksulluk nafakası, tedbir nafakası ve yardım nafakası. Boşanma davası ile birlikte hükmedilen veya ayrıca bir dava yoluyla talep edilip karara bağlanan nafaka miktarı; ekonomik ve sosyal şartlar nedeniyle zamana ayak uyduramayabilir. Yetersiz kalan nafakanın, nafaka yükümlüsünün maddi durumu ve ihtiyaçlar doğrultusunda arttırılması adına koşulları oluşmuşsa nafaka artırım davası açılabilir.

Nafaka artırım davasının açılabilmesi için tek başına nafaka alacaklısının ekonomik durumunun kötüleşmesi, nafaka miktarının yetersiz gelmesi yeterli değildir. Tüm bunlar olurken nafaka yükümlüsünün de mali durumunda bir iyileşme olması gerekir. Şayet hakkaniyet gerektiriyorsa; örneğin iştirak nafakasına bağlanan müşterek çocuğun almış olduğu nafaka miktarı eğitim masraflarını, hastane ve bakım masraflarını karşılamıyorsa hakim iradın arttırılması yönünde karar verebilir.

Nafakanın arttırılması talebi ancak dava yolu ile mümkündür. Yani arttırılması talebinde bulunan kişinin, nafaka artırım davası açması gerekir. Ancak bunun için öncelikle daha önceden hüküm altına alınmış bir nafaka olmalıdır. Daha önce kendisine nafaka bağlanmamış kimse nafaka artırım davasını evleviyetle açamayacaktır. Artırım talebinde bulunan kişinin muhakkak artırım talebini gerekçelendirmesi gerekir. Gerekçeler hakkaniyetli ve dürüstlük kurallarına uygun bir şekilde olmalıdır. Gerekçelerin değerlendirilmesi hakimin takdir yetkisi altındadır. Nafakanın artırımına karar verilirse mahkemenin mutlaka zamanın değişen sosyal ve ekonomik şartlarına, TÜİK’in yayınladığı ÜFE/ TÜFE oranına dikkat etmesi gerekir.

Nafaka Artırım Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?

Davada görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesi bulunmayan illerde ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme bakımından ise kanuna göre; boşanma davası sonrasında açılacak olan nafaka davaları davacının yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Yani nafaka artırım talebinde bulunan davacı, kendi yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’ne dilekçe verip harç ve giderleri ödemek suretiyle nafaka artırım davasını açabilir. Bununla birlikte nafaka artırım davası basit yargılama usulüne tabi davalardandır. Yani tarafların kural olarak yalnızca birer adet dilekçe verme hakkı bulunur. Bu nedenle davacının dava dilekçesinde bütün noktaları belirtmesi, delillerinin hepsini öne sürmesi; davalının da cevap dilekçesinde usul ve esas hakkındaki bütün itirazları ileri sürerek delillerinin hepsini mahkemeye sunması gerekir.

Ne Kadar Sürede Nafaka Artırım Davası Açılabilir?

Bilindiği üzere, mahkemenin hükmettiği nafaka kural olarak süresizdir. Hukukumuzda önemli tartışmalara neden olan bu konu hakkında henüz kanun koyucu yasal bir düzenleme öngörmemiştir. Nafaka süresiz olduğu için, nafaka alacaklısı davayı herhangi bir zamanaşımı veyahut hak düşürücü süre olmaksızın koşullarının gerçekleştiği her zaman açabilir. Hatta nafaka aldığı süre boyunca yıllara sair olarak birkaç kez dahi açabilir. Bu bakımdan kanunda sınırlayıcı bir düzenleme yoktur.

Anlaşmalı Boşanan Kişiler Nafaka Artırım Davasını Açabilir mi?

Anlaşmalı boşanma, kişilerin kendi hür iradeleri ile tamamen mutabık oldukları anlaşma protokolü ile gerçekleşen hukuki bir müessesedir. Şayet taraflar boşanma protokolünde nafaka vermeyi ve almayı taahhüt etmişlerse, nafaka artırım davası açabilmeleri de mümkündür. Anlaşmalı boşanmış olmaları davanın açılmasına engel değildir, yeter ki koşulları gerçekleşmiş olsun.

Açılmış Olan Nafaka Artırım Davasına Karşı Dava ile Cevap Verilebilir mi?

Nafaka vermekle yükümlü olan kimse, kendisi aleyhine nafaka artırım davası açıldığını tebligat suretiyle öğrendiği tarihten itibaren davaya cevap süresi dahilinde nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle karşı dava açabilir. Bunun için nafaka yükümlüsünün elbette ki hukuki yararının bulunması ve taleplerinin gerekçeli olması koşulu aranır.