Vladimir Lenin, 20. yüzyılın başlarında Rusya'da sosyalizmi kurma ve sürdürme çabalarının önde gelen bir figürüydü. Onun düşünceleri ve liderliği, Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'ne ve sonrasında Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açtı. Lenin'in komünizmle ilgili düşünceleri, Marksist ideolojiye dayanıyordu, ancak kendi katkıları ve yorumları vardı. İşte Lenin'in komünizmle ilgili temel düşünceleri:

  1. Marksizm-Leninizm: Lenin, Marksizmi temel alarak kendi teorilerini geliştirdi ve bu yeni ideolojiye Marksizm-Leninizm adını verdi. Bu, proletaryanın iktidarını ele geçirmesini ve burjuvaziyi devirmesini vurgulayan bir ideolojiydi.
  2. Devrim: Lenin, sınıf mücadelesinin bir sonucu olarak devrimi teşvik etti. Ona göre, kapitalist sınıfın devrilmesi ve işçi sınıfının iktidarı ele geçirmesi gerekiyordu. Bu devrim, proletarya tarafından gerçekleştirilmesi gereken bir şiddetli devrimdi.
  3. Sosyalizm Aşaması: Lenin, proletaryanın iktidarı ele geçirdikten sonra bir geçiş aşaması olan "sosyalizm" dönemine ihtiyaç olduğuna inanıyordu. Bu dönemde ekonomik kaynaklar devletin kontrolü altına alınacak, özel mülkiyet sınırlı hale getirilecek ve toplumsal eşitsizlik azaltılacaktı.
  4. Komünizm Aşaması: Lenin'e göre, sosyalizmin başarısından sonra nihai hedef komünizmdi. Komünizm, devletin ve sınıf farklarının tamamen ortadan kalktığı bir toplum düzenini ifade ederdi. Herkesin ihtiyaçlarına göre verilen kaynaklarla yaşadığı bir toplumun inşası olarak tanımlandı.
  5. Parti Önderliği: Lenin, komünizmin başarısının, sıkı bir parti önderliği ve disiplini ile gerçekleşeceğine inanıyordu. Bu nedenle, Bolşevik Parti'nin (Rusya Komünist Partisi'nin önceki adı) önderliğinde bir vanguard partisinin kurulması ve bu parti tarafından devrimin ve inşanın yönlendirilmesi gerektiğini savunuyordu.

Lenin'in komünizm düşüncesi, Marksist temelleri üzerine inşa edilmiş olsa da, kendi döneminin koşullarına ve Rusya'nın özgül tarihine uygun olarak şekillenmişti. Lenin'in liderliği altında Sovyetler Birliği'nin kurulması ve ilk komünist devletin oluşturulması önemli bir dönüm noktasıydı. Ancak, bu dönemdeki uygulamalar ve sonuçlar dünya genelinde farklı yorumlara neden oldu ve komünizm hakkındaki tartışmaları derinleştirdi.