Yaratıcılığı bazı faktörler destekler bazı faktör de ezer. Çoğunlukla yöneticiler bunun farkında bile değillerdir. Çünkü neler yaratıcılığı engellemektedir, bilememektedirler. Onun için önem vermezler (Amabile, 2000,s. 11) (Çığır Açıcı Düşünce, HBR, s. 11). Bir taraftan yaratıcılığı engelleyen faktörleri ortadan kaldırmak bir taraftan da yaratıcılığı artıran faktörleri uygulamak gerekir.

Örgütsel Engeller

Günümüzde bireysel yaratıcılıktan çok örgütsel yaratıcılık ön plana çıkmıştır. Çünkü örgütsel yaratıcılık fikir üretmede daha başarılıdır. Ancak örgütlerde yaratıcılığın engellendiği durumlar da vardır. Genellikle örgütün yapısı ve yönetimiyle ilgilidir.

Örgütlerde yönetim genellikle üretim, işbirliği, denetim, verimlilik gibi konulara aşırı düşkündür. Yaratıcılık gözardı edilir. Bunda kasıt yoktur. Yönetim fonksiyonlarının üzerinde çok durulması yaratıcılığa ilgiyi azaltır. Örgüt olarak işletme verimli ve iyi denetlenen örgüt olarak iyi tasarlanmış olsa bile çok başarılı olduğu söylenemez. Bunların yanında yaratıcı değerleri olan bir kültüre sahip olması gerekmektedir. Ayrıca yaratıcılığın da iyi yönetilmesi gerekir (Amabile, 2000, s. 11).

Yaratıcılık sanatsal olaylarla ilgilidir. Yani sanatta yaratıcılık yapılır. “İşletmecilikte yaratıcılık pek olmaz” anlayışı yaratıcılığı engeller. Oysa yaratıcılığın en çok kullanıldığı alan işletmeciliktir. Hem kuruluşundaki iş fikirleri hem de gelişimi büyümesi ve sürdürülebilirliği konusundaki iş fikirleri bakımından her zaman yaratıcılığa ihtiyaç duyulmuştur.

Yaratıcılığı oluşturan uzmanlık (bilgi) motivasyon ve yaratıcı düşünce becerisi unsurlarının tamamı ve bir kısmı ile ilgili yetersizlikler yaratıcılığı engeller. Örneğin bilgi bakımından yeterlisiniz, yaratıcılık konusunda motivasyonunuz da var, ama hayal gücüne dayalı yaratıcı düşünme becerileriniz yetersizse yaratıcılık istenilen şekilde olmayacaktır. İşte bunun bilinmemesi yaratıcılığı engelleyecektir.

Örgütte özgürlüğün kısıtlanması, yok edilmesi, imkan verilmemesi yaratıcılığı engeller. Yönetim tarafından hedefler gösterilir ve bu hedeflere hangi yollardan nasıl varılır bu da bildirilirse yaratıcılık engellenir. Oysa sadece hedefler gösterilir, bu hedeflerin nasıl yakalanacağı konusunda çalışanlar özgür bırakılırsa çalışanlar daha yaratıcı olmaktadırlar.

Yaratıcılık için yeterli zaman ve kaynak desteği verilmezse yaratıcılık ölür. Örneğin yaratıcılık için zorlayıcı bitim tarihi yaratıcılığı engeller (Amabile, 2000,s. 20).

Aşırı bürokrasiye ve hiyerarşiye uygun fiziksel ortamlar, aşırı departmanlaşma ve departmanlar arasında izolasyon yaratıcılığı engeller.

Örgütlerde türdeş kurulan fikir ve proje ekipleri, kendimize ve birbirine benzer insanların işe alınması yaratıcılığı engeller.

Bireysel ve örgütsel olarak yaratılan fikirlere kayıtsız kalmak ve takdir etmemek yaratıcılığı yok eder.

Yaratıcılığı Ar-Ge gibi belirli bir alt birime ya da departmana bırakılması ve örgütteki tüm çalışanların sürece dahil edilmemesi yaratıcılığı bir birime hapseder, bu birimde çalışanlar yaratıcı diğerleri yaratıcı değildirler duygusunu yaratır.

Çalışanların yaratıcı çalışmalar sonucu başarısız olması halinde onların sürülmesi, yerinin değiştirilmesi, statüsünün düşürülmesi şeklinde cezalandırılması yaratıcılığı caydırarak engeller. Çünkü başarısızlık korkusu ve risk alamama kültürü oluşur.

Örgüt içi çekişmeler, hizipler, kavgalar, dedikodular, soruşturmalar, hem motivasyon bakımından hem de yaratıcı enerjinin boşa harcanmasına ve yaratıcılık gerekli olan işbirliği, bilgi ve fikirlerin paylaşımını yok ettiği için yaratıcılığı engellemiş olur (Amabile, 2000, s. 26).

Çeşitliliğin ve farklılığın zenginlik olduğu anlayışının örgütte yaygınlaşamaması yaratıcılığın en büyük engeli olarak görülmektedir.

Bireysel Faktörler

Yaratıcılığı engelleyen bireysel engeller genellikle yaratıcı tutum ve davranışlarıyla ilgilidir. Kalıbın içine girmiş, çıkmayı denemeyen ve çıkmakta istemeyen kimse yaratıcı olamaz. Çünkü kalıpçılık yaratıcılığı engeller. Otoriteye saygı, itaat, kalıbın sınırların dışına çıkma korkusu kurallara aşırı uyma (kuralcı) sürüden ayrılanı kurt kapar misali diğerlerinden farklı düşünmek ve farklı davranmanın sakıncalı olacağı bilinci, hata yapma, risk alma korkusu yaratıcılığı engelleyen faktörlerden bazılarıdır. Bu engellere bakıldığında insanın özgürlük alanı daraltılmış olduğu görülmektedir. Oysa insanlar özgürlük alanlarının genişliği kadar düşünce alanları genişliğine sahip olurlar. Sınırların ve kalıpların kalkabileceğine ve dışına çıkılabileceğine hiçbir zaman inanmazlar. Onlar için tek doğru vardır o da sınırların içindeki doğrudur. Tek doğruyu bulunca başka doğrunun olmadığına inanırsanız ikinci bir en iyi doğru aramazsınız yani yeni bir doğru olmadığına göre düşünmenize ve tek doğruyu eleştirmenize sorgulamanıza gerek kalmaz. Bu durum yaratıcılığa engeldir. Genellikle eğitim sistemi de tek doğru cevabı bulabilmeye göre tasarlanmıştır. Hiç şüphesiz bu durumda sistemin bir parçasıdır. İşte fikirleri serbest bırakamama, sınırsız, kalıpsız, engelsiz ortamların yaratılamaması bireylerin yaratıcılığını engellemektedir.

Bireysel olarak farklılıklara, çeşitliliğe, başkalarına kapalı (izole) olmak yaratıcılığı engellemektedir. Yaratıcılık farklılıklardan beslenmektedir. İnsanı farklılıklara bağlayan onlarla karşılaştıran ağlar, bağlantılar, ilişkiler de yaratıcılığı arttırır. Bu durum toplum seviyesinde düşünüldüğünde açık toplumların, kapalı toplumlara göre daha geliştikleri görülmüştür. Günümüzde iletişimdeki gelişmeler kişileri birbirine bağlayan ağlara sahip olma ve onları kullanabilme gücünü artırmıştır. Ağların çoksa bunlarla yoğun ilişkiler kuruyorsan yaratıcılık için önemli bir şeye sahipsin demektir.

Farklılıklara ve çeşitlilikle karşılaşma yetmemekte, bunun bir zenginlik olduğunun farkına varılması ondan yararlanması gerekmektedir. Farklı fikirlerin değerli olabileceğini anlamak, onlara toleranslı davranmak, neden olmasın diyebilmek yaratıcılığı artıracaktır.

Fikirlerle alay etmek, onlara ön yargılı davranmak, doğar doğmaz hemen mantık süzgecinden geçirmek yine neden olmasın demek yerine mantıksız demek yaratıcılığı engeller. Başkalarının sağ beyniyle yarattığı fikirlere hemen sol beyin ile karşılık vermek yaratıcılığı öldürmektedir. Genellikle fikir katilleri çoğunlukla sol beyni çok kullanırlar. Sol beyin çok kullanılırsa kasların gelişimi gibi sol beyin de gelişmektedir. Bu durumdaki kişiler de sağ beyin pek gelişememektedir. Hiç kuşkusuz burada egonun da önemli payı vardır. Çünkü ego da yaratıcılığı engeller.

Takım ruhuna sahip olamamak, işbirliği yapamamak, paylaşmamak yine yaratıcılığı engelleyen faktörler arasında görülmektedir. Takımlar fikir üretim motorlarıdır. Takımlarda bulunanların takım ruhuyla hareket etmesi gerekmektedir. Başkalarının fikirlerine hep karşı çıkan, kimseye konuşma fırsatı tanımayan, takımların farklılıklarını kabul etmeyen, heyecanını takıma geçiremeyen hep kendi fikrinin önemli diğerlerinin önemsiz ve değersiz olduğu önyargısıyla hareket eden kişiler yaratıcılığın en büyük düşmanıdır. Çünkü takımlardaki baskın karakter diğerlerinin ortaya çıkışını engeller. Şöyle bir söz vardır: “Yıldızları güneş olmadığı zaman görebiliriz” (Oech, 2009,s. 48).

Bireysel alışkanlıklar, rutinler, esnekliğin ve uyumun yetersiz oluşu yaratıcılığı engellemektedir.

Gerek örgütsel yaratıcılık gerekse bireysel yaratıcılık uygun kültürel ortamda yeşerir. Bu ortamların bulunmaması bireysel yaratıcılığı engeller. Çünkü yaratıcılığın uyarılmaya, desteklenmeye ve başarılı yaratıcılıkların görülmesine ihtiyaç vardır.